Karaburun
KARABURUN
Karaburun, İzmir il merkezine 106 km uzaklıkta ve 421 km² yüzölçümüne sahip bir ilçedir. Güneyde Urla, batıda, kuzeyde ve doğuda Ege Denizi ile çevrilidir. Merkezi, adını taşıyan yarımadanın kuzeydoğusundadır ve karşı kıyısında Foça, Küçükbahçe’de ise Çeşme ilçeleri bulunur.
Karaburun, dört ana bölgeden oluşur: Kaza, İskele, Burgaz Arkası ve Bodrum. İskele, balıkçı barınağı ve yürüyüş kordonu ile bilinir. Ayrıca dalış merkezleri ve balık restoranları mevcuttur. Burgaz Arkası, yazlık evlerin bulunduğu bir alan olup, Bodrum ise ilçenin en işlek plajına ev sahipliği yapar. İskele’nin önünde Büyük Ada ve Burgaz Arkası’na bakan Küçük Ada yer alır. Karaburun Yelken Kulübü de İskele’dedir.
Yaz aylarında düzenli olarak esen imbat rüzgarı, ilçenin temiz ve berrak denizini destekler. Dalgalı havalar dışında su oldukça temizdir. Kayalık kıyıları ve zengin su altı yaşamıyla tüplü ve tüpsüz dalış meraklılarının ilgisini çeker. Bahar aylarında ise çeşitli çiçekler ve temiz hava, doğa tutkunlarını cezbeder. Kelebek ve çiçek fotoğrafçılığı ile trekking yapan yerli turistler için popüler bir noktadır.
Yerli turistlerin yazlıkları ile tercih ettiği Karaburun’da, yabancı turistler pek fazla görülmez. Bu nedenle turistik tesisler sınırlıdır; İskele’de birkaç balık restoranı ve kafe dışında büyük bir yapılaşma yoktur. Büyük Ada, tekne kiralama ile erişilebilir ve üzerinde turistik tesis bulunmaz. Ada, sert hava koşulları nedeniyle ağaçsızdır, sadece maki bitkileri yetişir ve kuzeyinde bir deniz feneri yer alır.
Karaburun’da konaklama ağırlıklı olarak butik pansiyonlar ve ev pansiyonculuğundan oluşur, üç adet turistik otel de bulunmaktadır. 2018’den itibaren her yıl düzenlenen Karaburun Nergis Festivali, bölgenin önemli etkinliklerindendir.
Karaburun Yarımadası, Türkiye’nin Ege Bölgesi’nin batı kıyısında, Ege Denizi’ne doğru uzanan Urla Yarımadası’nın kuzey-batısında yer almaktadır. Doğusunda Urla, güneyinde Çeşme ile komşudur. Batısında Yunanistan’ın Sakız Adası’na (Xios) sadece 15 mil uzaklıktadır. Kuzeyinde Midilli Adası (Lesvos) ve kuzeydoğusunda Foça bulunmaktadır. Yarımadanın doğu ve kuzey kıyıları, İzmir Körfezi’nin güney kısmını oluşturur. Karaburun ilçe merkezi, yarımadanın kuzey ucunda konumlanmıştır ve sahilinde Sahib Adası ile Küçükada adaları yer almaktadır. Arazi yapısı genellikle engebelidir, ve yarımadanın en yüksek noktası olan Bozdağ’ın zirvesi 1218 metreye ulaşmaktadır.
Coğrafi Özellikler
Karaburun, İzmir’in en bakir bölgelerinden biri olup, bozulmamış doğası, mavi bayraklı plajları ve el değmemiş koyları ile dikkat çeker. Yarımada, Ege Denizi’nin temiz ve doğal ortamına sahip en önemli bölgelerinden biridir. Karaburun’un doğası, zeytin, nergis çiçeği ve enginar gibi özgün bitki örtüsü ile zenginleşmiştir. Ayrıca, yarımadanın sahip olduğu endemik bitki örtüsü ve çeşitli canlı türlerinin korunması konusundaki çabaları, Karaburun Belediyesi tarafından desteklenmektedir. Özellikle Ada Martısı ve Akdeniz Foku gibi nesli tükenme tehlikesi altındaki canlı türleri, koruma altına alınmış ve bu değerlerin gelecek nesillere aktarılması sağlanmaktadır.
Bitki Örtüsü ve Şifalı Otlar
Karaburun’un bitki örtüsü genellikle makilerden oluşur. Orman örtüsü açısından zengin olmamakla birlikte, yaklaşık 27.000 hektarlık bir kızılçam ormanı mevcuttur. Bitki örtüsü, deliceler, kocayemiş, sandal, menengiç, kermez meşesi, tesbih, akça ağaç, sakız ve laden gibi bitkileri içerir. Bölge, şifalı otlar açısından da oldukça zengindir ve toplamda 67 farklı şifalı bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır.
Bu bitkiler arasında sütleğen, yarpız, gelincik otu, kantoron otu, kapari, kekik, kenger, sığırotu, adasoğanı, bodur mahmutotu, adaçayı, civanperçemi, defne yaprağı, deniz raziyanesi, denizbölürcesi, dereotu, ebegümeci, fesleğen (reyhan), ısırganotu, kantaron, keberotu, kekik, kocayemiş, kuşdili (biberiye), kuzukulağı, lavanta, menengiç, mersin, nane, oğulotu (melissa), papatya, rezene, saatçiçeği (çarkıfelek) gibi türler bulunmaktadır.
Karaburun Yarımadası, hem doğal güzellikleri hem de zengin bitki örtüsü ile Ege Bölgesi’nin önemli ve koruma altındaki bölgelerinden biridir.
Turizm Değerleri
Karaburun, Ege Bölgesi’nin batı kıyısında, denize açık konumu sayesinde temiz ve berrak bir denize sahiptir. Lodoslu veya poyrazlı kötü hava koşulları dışında deniz genellikle sakin ve berraktır. Dik dağlık yapısı nedeniyle kumsal yerine kayalık alanlar sunar, bu da su altı sporları ve balıkçılık için ideal bir ortam sağlar.
Yaz aylarında düzenli esen imbat rüzgarı, sıcak havalarda bile serinletici bir etki yaratır ve rüzgar sörfü için uygun bir ortam oluşturur. Bahar aylarında açan yüzlerce çeşit çiçek, doğa yürüyüşçüleri ve fotoğrafçılar için cazip bir ziyaret noktası sunar. Karaburun’un bozulmamış doğası, temiz plajları ve zengin bitki örtüsü, ziyaretçilere sakin bir kaçış imkanı tanır.
Karaburun, köy pansiyonculuğu ve butik otel işletmeciliği ile alternatif turizm seçenekleri sunar. Temiz doğası, konukseverliği ve tarihi kültürü ile, günümüzde yeni turizm yaklaşımlarının en cazip merkezlerinden biri haline gelmiştir. Deniz sporları, doğa yürüyüşleri, tırmanış faaliyetleri, köy turizmi ve ekoturizm gibi birçok aktiviteye olanak tanır.
Tarihi Değerler
Karaburun, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle de dikkat çeker. Kösedere Köyü Boyabağı yakınlarında bulunan kalıntılar, bölgenin MÖ 1000 ile MS 1000 yılları arasında yerleşim gördüğünü gösterir. Büyükada’daki Roma Dönemi kaya mezarları ve Hisarcıkaltı’ndaki kale kalıntıları, bölgenin antik dönemlerde de önemli bir yerleşim merkezi olduğunu ortaya koyar.
Mordoğan’daki Ayşe Kadın Camii, 700 yıl önce Ayşe Kadın’ın vasiyeti üzerine yapılmış ve Kabe’den alınan modelle inşa edilmiştir. Camii, içindeki 450 yıllık ahşap saat ile dikkat çeker ve şu an İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilmektedir. Eski Çullu Camii ve Eski Mordoğan Ayşe Kadın Camii, erken dönem Türk hakimiyetini simgeler.
Doğal Yaşam
Akdeniz Foku (Monachus monachus) Akdeniz fokları, fokgiller familyasından olup, yalnızca doğu Akdeniz sahilleri ile Batı Afrika’nın bazı kıyılarında yaşar. Avrupa’da nesli tükenme tehdidi altında olan en önemli deniz memelisidir. Ürkek ve sosyal davranışlarıyla tanınan Akdeniz fokları, genellikle yalnız dolaşır ve nadiren grup halinde görülürler. Türkiye kıyılarında geçmişte 2-4 birey gözlemlenmiş, nadiren 7-8’e kadar çıkabilmiştir. Ergin erkek bireyler belirli bölgelerde yaşar ve yaklaşık 500 kadar bireyin Akdeniz’de yaşadığı tahmin edilmektedir.
Kaya Kartalı (Aquila nipalensis) Kaya kartalı, uçuşta beyaz kanat içi ve kuyruk dibiyle tanınır. Özellikle yüksek hızda pike yapabilme yeteneği ile dikkat çeker; saatte 320 km hıza ulaşabilir. Yaşam boyu tek eşle yaşayan bu kuş, genellikle kayalık dağlarda ve dağlık ormanlarda bulunur. Ötüşleri şahin gibi ve havlamaya benzer. Kanatlarını süzülürken yukarı kaldırması diğer kartallardan ayrılmasına neden olur.
Tarla Ardıcı (Turdus viscivorus) Orta boylu ve ötücü bir kuş olan tarla ardıcı, karatavukgiller familyasındandır. Benekleri “V” şeklinde olup, başı ve kuyruk sokumu mavi-gri renktedir. Ormanlar ve parklar gibi yaşam alanlarına sahiptir.
Gümüş Martı (Larus argentatus) Gümüş martı, iri bir martı türüdür ve 55-67 cm uzunluğundadır. Akdeniz ve Karadeniz kıyılarında yaygındır. Sarı gagası üzerinde bir leke bulunur ve kanat üstleri ile sırtı gridir.
Kukumav (Otus scops) Kukumav, koyu kahve tüyleri üzerinde beyaz lekelerle kaplıdır. Sarı gözlerinin üstünde beyaz kaşlar bulunur. Kırsal bölgelerde yaşar ve yeşillikleri sever. Çin’den başlayarak Türkiye’ye kadar uzanan bir coğrafyada ılıman bölgelerde yaşar.
İbibik (Upupa epops) İbibik, uzun yay biçiminde gagasıyla tanınır. Tüyleri turuncu-kahverengi olup başında sorguç bulunur. Yaşlı ağaçların olduğu açık alanlarda, çam ormanlarında ve şehir parklarında yaşar. Türkiye’de yazın kuluçkaya yatar ve sonbaharda Afrika’ya göç eder.
Karaburun: Tarih ve Mitoloji
Mimas Dağı ve Homeros’un İzleri
MÖ 47-MS 17 yılları arasında yaşamış olan Publus Ovisdius’un, tanrıça Athena’nın kutsal zeytini Mimas’ta yetiştirdiğini belirttiği Homeros, Antik Yunan döneminin önde gelen şairidir. İzmir’de doğmuş olan Homeros, “Efsaneleşmiş tanrılara karışmış ulu Mimas Dağı (Akdağ) bir kez daha görkemli ve Apollon’un kutsal ışığıyla parlayarak Ege’nin sularını seyrediyordu” demiştir.
Mimas Dağı, Yunan mitolojisinde önemli bir yer tutar. Homeros’un ünlü eseri Odysseia’da rüzgarlı Mimas olarak geçen bu dağ, günümüzde Bozdağ olarak bilinir. Mimas ismi, Zeus’u zorlukla karşılayan bir devin, üzerine erimiş demir, çelik ve bakır dökülerek öldürüldüğü ve dağın altına gömüldüğü mitine dayanır. Karaburun Yarımadası’nın rüzgarlı doğası ve tarihte kullanılan değirmenler, bu mitolojik bağlantıyı güçlendirir. Ayrıca, Narsisus’un su kenarındaki yansımasına aşık olup nergis çiçeğine dönüştüğü efsanesi, Karaburun’daki nergis çiçeği ile ilişkilendirilir.
Yunan mitolojisinde Zeus’un kıskanç karısı Hera, kocasının ölümlü kadınlar ve tanrıçalarla ilişkilerini gözetlemek için Mimas’a İris’i (tanrıların habercisi) göndermiştir. Belki de bu nedenle, günümüzdeki İris Gölü’nün adı buradan gelmektedir.
Tarihsel Gelişmeler
Karaburun ve çevresi, Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biridir. Çakmaktepe’de yapılan kazılarda MÖ 4000’e tarihlenen taş el baltaları, öğütme araçları ve çömlekler bulunmuştur. 1415’te Osmanlı topraklarına katılan Karaburun, 19. yüzyılda İzmir merkez ilçesine bağlı nahiye merkezi oldu. 1910’da Çeşme’den ayrılarak ilçe haline getirildi ve adı Karaburun olarak değiştirildi.
1400’lü yıllarda Börklüce Mustafa’nın önderliğinde yapılan ayaklanma, Karaburun’un tarihindeki önemli olaylardan biridir. Şeyh Bedrettin’in düşüncelerini yaymaya çalışan Börklüce Mustafa, Osmanlı yönetimine karşı büyük bir ayaklanma başlatmış ve sonunda yakalanarak idam edilmiştir.
Balkan Savaşları sonrası, Karaburun ve çevresi kaos ve kargaşadan etkilenmiş, bu dönemde bölgedeki Rumlar terk etmek zorunda kalmıştır. 23 Mayıs 1919’da Yunan kuvvetlerinin işgaline uğrayan bölge, 17 Eylül 1922’de kurtarılmıştır. Bu süreçte yerli Rumlar bölgeyi terk etmiş ve bu durum, ekonomik ve toplumsal değişikliklere yol açmıştır.
Karaburun Adı
Karaburun’un adı hakkında çeşitli görüşler bulunmaktadır. Eski dönemlerde “Capo Calaberno” olarak bilinen bölgenin adının buradan değiştiği düşünülmektedir. Başka bir görüş ise, “Kömür Burnu” olarak adlandırılan bölgenin kayaların rengi nedeniyle “Karaburun” olarak anıldığını öne sürer. Eski Türk adlandırma usullerinde kuzey yönünün “kara” ve güney yönünün “ak” olarak adlandırılması da bir diğer varsayımdır. Eski haritalarda ise “Karaburun” ve “Akburun” isimleri görülmektedir.